Felsefe Nedir?
Felsefe: Yunancada “sevgi” anlamına gelen Phillave "bilgi, bilgelik,
hikmet" anlamına gelen sophia sözcüklerinden türeyen terimin işaret ettiği
entellektüel faaliyet ve disiplindir. Buna göre, felsefe "bilgelik
sevgisi" ya da "hikmet arayışı"anlamına gelmektedir.
Felsefe
Bilgisinin Özellikleri
·
Felsefi bilgi, önceden elde edilmiş bilgilerin birbirine eklenmesiyle
büyüdüğü için birikimsel (yığılan/kümülatif) bir bilgidir.
·
Felsefi bilgi, filozofların mantığa dayalı ve tutarlı düşüncelerinin bir
ürünü olarak sistemli ve düzenlidir.
·
Felsefi bilgi, genişleme ve zenginleşme özelliğine sahiptir, ancak ilerleme
özelliğine sahip değildir.
·
Felsefi bilgi, filozoflardan ve kültürlerden bağımsız değildir, bu sebeple
de subjektif (öznel) bir bilgidir.
·
Felsefi bilgi subjektif olduğu için de doğruluğu ya da yanlışlığı gözlenebilir
olgulara bağlı olarak test edilemez.
·
Felsefi bilgi, varlık ve bilgiyi bir bütün olarak ele aldığı için
bütünleştiricidir.
·
Felsefi bilgi, var olan bilgiler üzerine tekrar dönüp eleştirel bir tarzda
ele aldığı için refleksif bir bilgidir.
·
Felsefi bilgi, varlığı, hayatı, insanı bir bütün olarak açıklama amacını
taşıdığından dolayı evrenseldir.
FELSEFENİN
ALANLARI
ONTOLOJİ
(Varlık Sorunu):Var olanla, var olacak olanları
inceleyen felsefenin disiplin alanlarından biridir. Varlığın özü nedir? Evrenin
ana yapısı nedir? Tanrı nedir? Ruh nedir? Ölüm nedir? Türünden sorulara cevap
arar.. Sorularının en önemlisi Arkhe nedir? sorusudur. Yani tüm var olanların
başlangıcı, ilk tözü nedir? Sorusuna yanıt aramaktadır.
Nihilizm: Metafizik, ahlâkî güç ve
kuvvetleri yok sayan, mevcut olan güçlere, değerlere ve düzene karşı çıkan,
hiçbir iradeye boyun eğmeyi ilke olarak kabul etmeyen görüşlerin genel adıdır.
Her şeyi, her gerçeği ve değeri inkâr şeklinde ortaya çıkan Nihilizm, bilgi
felsefesi, varlık felsefesi, ahlâk ve siyaset alanında kabul görmüş ve yayılma
imkânı bulmuştur. Ayrıca Sofistler ve Septikler, tenkit edilemeyen ve
kendisinden şüphe edilemeyen hiçbir şeyin olmadığını ileri sürerek tenkitçi ve
şüpheci bir nihilizmi ortaya koymuşlardır. (Gorgias)
Realizm: Bilinçten bağımsız bir
gerçekliğin var olduğunu kabul eder. Varlığın, insan bilincinden bağımsız ve
nesnel olarak var olduğunu ileri süren görüş. (Aristo)
İdealizm: Varlığın özünü duyularla
algılanan cisimlerin ya da görüntülerin değil, düşünce ile kavranan “ide”lerin
oluşturduğunu ileri süren felsefi akımdır. (Platon)
Materyalizm:Evrendeki tüm
varlıkların maddeden türediğini ve gerçek varlığın madde olduğunu öne süren
görüştür. Bu görüş, tanrının varlığını ve ölümsüzlüğü kabul etmez. (K. Marx)
Panteizm (Tümtanrıcılık): Evren
ve tanrıyı bir tutan görüştür. (Spinoza)
Spritualizm (Ruhçuluk):Asıl varlık
olanın ruh olduğunu kabul eden görüştür.
Monizm (Tekçilik):Varlığın tek
cevher olduğunu kabul eden görüş.
Dualizm (İkicilik): varlığın
birinin yer kaplayan (madde), diğerinin düşünen (bilinç) iki cevher olduğunu
öne süren görüştür. (Descartes)
EPİSTEMOLOJİ (Bilgi Sorunu): Bilgi
sorunuyla ilgilenen bir felsefi disiplin olup, bilginin ne olduğu, kaynağı,
doğru, yanlış, bilinemez, mutlak ya da göreceli oluşu, türlerinin neler olduğu
gibi sorulara cevaplar aramaktadır.
Sensualizm (Duyumculuk):bilgiyi duyumlara indirgeyen, duyum dışında bilgi
edinme biçimini kabul etmeyen felsefi akımdır.
Amprizm (Deneycilik):bilginin
tekkaynağının deney olduğunu, zihinde deneyden gelmeyen hiçbir şey olmadığını
kabul eden felsefi akım. (J. Locke)
Rationalizm (Usçuluk):doğruluğun
ölçüsünü duyularda düşünmede ve tümdengelimli çıkarımlarda bulan felsefi
akımdır. (Descartes)
Kritisizm (Eleştiriselcilik):Bilgi
elde etme yollarını eleştirip, bilginin dış dünyadan alınan duyumlarla ve aklın
doğuştan sahip olduğu bilgi edinme yetisi ile elde edildiğini öne süren felsefi
akımdır. (İmanuel Kant)
Entiüsyonizm (Sezgicilik): Gerçeğin
ne akıl ne de duyularla bilineceğini, gerçeğin sezgi ile elde edileceğini öne
süren felsefi akımdır. ( H. Bergson)
Pozitivizm (Olguculuk):doğru bilgiye olayların incelenmesi ile
ulaşılabileceğini, bütün bilgileri yalnızca deneysel bilimlerin
sağlayabileceğini öne süren felsefi akımdır. (Auguste Comte)
Dogmatizm (Nasçılık-İnakçılık):İnsan
zihninin varlık hakkında doğru ve kesin bilgi elde edebileceğini öne süren
felsefi akımdır.
Septisizm (Şüphecilik):Ne aklın ne
de duyuların gerçeği bildireceğini öne sürerek, her türlü bilgiyi olanaksız
gören felsefi akımdır. (Pyrrhon, Timon)
Relativizm (Görecelik):Herkes için
geçerli bilgi ve değerlerin olmadığını, bunların çağlara, toplumlara,
kültürlere ve insanlara göre değiştiğini öne süren felsefi akımdır. (Bkz.
Sofistler)
SOFİSTLER: M.Ö. 5. ve 4. yüzyılda,
siyasi ve toplumsal koşulların değişmesinin ve doğa felsefesinin iflasının
ardından, “insan üzerine felsefe”nin başlatıcısı olarak ortaya çıkan
gezgin felsefe öğretmenleri
grubu. En önemli Sofistler arasında,Protagoras, Gorgias, Hippias, Antiphon, Thrasymakhos ve Kallikles’in adı verilebilir.
Sofistler, felsefi bir okul oluşturmaktan çok, belli bir mesleğin üyesi olan,
toplumsal koşulların değişmesinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan pratik
işlerde yol göstericiliğe duyulan açlıktan, kendileri için bir meslek ve yaşam
biçimi üretmiş olup, para karşılığı ders veren gezgin öğretmenlerdi. Bu gezgin
öğretmenler, dilbilgisi, İkna sanatı, retorik, mahkemede kendini
savunma sanatı, mantık, ahlâki davranış, edebiyat eleştirisi, matematik ve dilsel analiz
gibi birçok sanatı öğrenme iddiasında olmuşlardır.
Sofist felsefe relativizmin (göreceliğin), şüpheciliğin ve insan merkezli
felsefenin bir anlamda başlangıç noktasıdır. “İnsan her şeyin ölçüsüdür”
sözü sofistlerce söylenmiştir.
AKSİYOLOJİ (Değerler Sorunu): Bu
alan etik ve estetik konularını içerir. İnsanın yapıp etmelerini inceler;
davranışların dayandığı ilkeleri ve değerleri araştırır. Bu disiplin ahlâklı,
ahlâksız, iyi, kötü, saygılı; özgürlük, tutsaklık, erdem, erdemsizlik,
mutsuzluk, güzellik, çirkinlik, vicdanlılık v.b. nedir? Var mıdır, yok mudur?
Varsa neden var, nasıl kaynaklanır? Bular değerlendirilirken bir ölçüt
kullanılabilinir mi? Sorularını yanıtlamaya çalışır.
Bu sorulara verilen yanıtlar da eğitim sistemini etkiler ve değiştirir.
Eğer bu değerler var ve evrenseldir derseniz, bunları öğrencilere kazandırmaya
çalışır ve hiç ödün vermezsiniz. Bu değerler var fakat evrensel değildir,
zamanla değişir derseniz, eğitim ortamında esnek davranırsınız.
EĞİTİM
VE FELSEFE
Eğitim felsefesi; eğitime yön veren, hedefleri (idealleri) şekillendiren ve
eğitim uygulamalarına yol gösteren bir disiplindir.
Eğitimle uğraşanlar felsefeden yaralanarak en azından felsefenin
süzgecinden eğitimle ulaşmak istedikleri hedefleri ortaya koyar ve uygulamaları
değerlendirmek için standartlar ve normlar formüle ederler. Her toplum kendi
düşünce sistemini geliştirir.
Eğitim felsefesinde ortaya konan eğitimle ilgili düşünce kuramları normal
felsefeden esinlenen yaklaşımlardır. Eğitim felsefesi de (felsefe gibi)
eğitimi; bütün unsurları -doğrudan ve dolaylı- ilgili olduğu bütün alanları
dikkate alarak bir bütün olarak kavramlaştırmak durumundadır.
EĞİTİM
FELSEFESİNİN İŞLEVLERİ
·
Eğitimin felsefesi eğitimin hedeflerinin seçiminde, hedeflerin topluma,
bireye uygunluk derecesinin tayin edilmesini ve hedefler arasındaki
tutarlılığın kontrol edilmesini sağlar.
·
Eğitim felsefesi eğitimin amaçlarının saptanmasında toplumun
özelliklerinin, bireyin ihtiyaçlarının ve “konu alanı” gereklerinin hangi
yönlerine ağırlık verileceğinin belirlenmesinde etkin rol oynar.
·
Eğitim felsefesi, eğitim bilimleri ve eğitimle ilgili diğer bilimlerin
bulgularını bütünleştirerek eğitim uygulamalarına çok yönlülüğü, geniş açıdan
bakmayı getirir.
·
Eğitim felsefesi öğrenme kuramlarını geniş bir perspektif içinde inceleyip
çeşitli kuramların deneysel çalışmalarla ortaya konan bulgularını
bütünleştirir. Eğitimci ve öğretmenlere değişik durumlar için çeşitli
alternatifler ortaya koyar.
·
Eğitim, insanın bütün yaşam süresi ve faaliyet alanlarıyla ilgilidir.
Bunlar arasında anlamlı bağ kurulması, geçmişle bugün arasında sağlıklı bir
bütünlüğün oluşturulması felsefi çalışmalarla mümkün olabilir.
·
Eğitim felsefesinin bir başka fonksiyonu hâlihazır eğitim faaliyetlerinin
dayandığı teorik temelleri incelemek ve bunları eleştirmektir.
·
Eğitimciler, sıkı sıkıya bağlandıkları ve en iyisi saydıkları uygulamaların
temelindeki kuramsal dayanakların sağlamlığını ancak felsefi bir yaklaşımla
ortaya koyabilir ve çözebilirler.
·
Eğitim felsefesi, eğitim kuramlarının geliştirilmesi ile uğraşır.
·
Bilimsel bilgiler ile uygulama sonuçlarını birleştirerek ülkenin toplumsal,
kültürel, ekonomik yapısı ve değerleriyle tutarlı kuramlar geliştirme eğitim
felsefesinin en önemli fonksiyonlarından biridir.
·
Eğitim felsefesi eğitimci ve öğretmenin eğitimi bütün yönleriyle görmesine
yardım eder.
BAZI
FELSEFİ AKIMLAR VE EĞİTİME İLİŞKİN TEZLERİ
Gerek felsefenin, gerekse eğitimin temelinde insan ve onun sorunları,
bunların çözümüne ilişkin çabalar yer alır. Çeşitli felsefi akımların, varlık,
bilgi, değerler, ahlâk, insan ve insanın eğitimine ilişkin bakış açıları
değişmektedir. Eğitimin amaçları, içeriği, öğretim yöntemleri, benimsenen
felsefeye göre biçimlenir.
Eğitim
felsefesi şu sorulara cevap aramaya çalışır:
·
İnsan nedir?
·
Eğitim nedir?
·
Eğitimin amacı nedir?
·
Kimler niçin eğitilmelidir?
·
Eğitimin içeriği ne olmalıdır?
·
Ne, ne kadar öğretilmelidir?
·
Eğitimde insana ne kazandırılmalıdır? vb.
1.
İDEALİZM:
İdealizm gerçekliğin temelini, düşünsel, ruhsal/tinsel ve idea gibi
kavramlarla kuran bir felsefe olarak tanımlanabilir. İdealistlere göre
gerçek “fikirdir, düşüncedir, ruhtur”. Madde onun bir yan ürünüdür. Evrenin
kanunları insanın entelektüel ve moral tabiatı ile uyum halindedir/olmalıdır.
Eğitim
Anlayışı;
·
Gerçeğe giden yol sadece bilimsel yöntem değildir. Sezgisel düşünce de
bilimsel tutum kadar önemlidir.
·
Evreni açıklamada, ruh, ahlâk, zihin ve düşünce gibi kavramları temel alır.
·
İdealizmde değerler mutlaktır ve değişmez bir yapıya sahiptir.
·
Gerçek bilgi aklın ürünü olan bilgidir ve insan zihninde doğuştan vardır,
Öğretmenin temel görevi, öğrencilerdeki bu gizli bilgileri açığa çıkarmaktır.
·
İyi, güzel ve doğrunun evrensel olduğunu savunan bu görüşe göre,
öğrencilere yaşayan değerler ve bu değerlerle nasıl yaşayacağı öğretilmelidir.
·
İdealist eğitimin merkezinde konular, dersler, evrensel doğrular ve bunları
aktaracak öğretmen vardır. Bu nedenle idealistler konu alanı veya bilgi
merkezli eğitim programı geliştirme yaklaşımını benimsemişlerdir.
·
İdealizmde gerçek akıldır ve madde bir bakıma onun ürünüdür
·
Bir yargının doğruluğu, söz konusu yargının diğer yargılarla uyuşmasına
bağlıdır. Çünkü idealist görüşte tutarlık kavramı önemli bir yer tutar.
·
Okul kültürel mirası oluşturan değerleri öğretmelidir.
·
Eğitim ruhu iyiye çevirme işidir.
·
Zeki insanlar (Filozoflar) devleti yönetmelidir.(Platon)
·
Yön verdiği eğitim felsefesi esasiciliktir.
2.
REALİZM:
İdealizme
karşıt bir görüştür; dış dünyanın algılarımızdan bağımsız olarak var olduğu
savına dayanır.
Eğitim
Anlayışı:
·
Bu görüşe göre var olan her şey gerçektir.
·
Dış dünyanın insan algılarından bağımsız olduğu varsayımından hareket eder.
·
Maddenin varlığına olan inanç temeldir. (Asıl olan maddedir) Evreni madde
ve somut olanlarla açıklarlar.
·
İnsanlar, akıl ve muhakeme güçleriyle dünyayı bilirler. Var olan her şey
doğadan gelir ve doğanın kanunlarınca idare edilir.
·
İnsan davranışları bu doğa kanunlarına uygunluğu ölçüsünde akılcıdır.
·
Bir fikir ya da inancın doğruluğu, dile getirdiği nesne ya da olgunun var
olmasına bağlıdır.
·
Bilginin kaynağı yaşanan çevredir. Nesnellik düşüncesine dayanır.
·
Toplumsal değerleri koruma ve yeni kuşaklara aktarma esastır. Bu aktarma
ile gençlerin akıllarını kullanma yetenekleri geliştirilir.
·
İdealizmde olduğu gibi konu alanını merkeze alan program tasarımları
benimsenir.
·
Akla bağımlı olması nesnel olmasını sağlar.
·
İdealist görüşe karşıt olarak oluşturulmuş bir görüştür.
·
Bilgi doğuştan değildir sonradan elde edilir.
·
Bilimsel yöntem, deney ve gözlem kullandığı yöntemdir.
·
Yön verdiği eğitim felsefesi daimicilik ve esasiciliktir.
3.
PRAGMATİZM (Başarıcılık, Faydacılık)
İdealizm ve Realizm’in çıkış yeri Eski Yunan dünyası iken, Pragmatizm 20.
yüzyılda Amerika’da ortaya çıkmıştır. Pragmatistler (Faydacılar) doğrunun insan
yaşantısından (Deneyimlerinden) kaynaklanan deneysel bir olgu olduğunu ileri
sürerler. Pragmatizm esas itibarı ile Amerikalı felsefeci John Dewey’in deneyci
düşünce sistemi üzerine kurulmuştur. Pragmatizm yararcılık-faydacılık diye
anılmakla birlikte, deneycilik, aletçilik, işlevselcilik-fonksiyonalizm gibi
kavramlarla da ilişkilendirilmiştir.
Eğitim
Anlayışı:
·
Gerçeğin değişken ve göreceli olduğu görüşüne dayanır. Gerçeğin bu yapısı
nedeniyle mutlak ya da evrensel doğru bulunmaz.
·
Doğruluk, düşüncenin başarısıdır.
·
Bilgi “yaşantı” yoluyla elde edilir.
·
Pragmatizmde önyargıların yeri yoktur.
·
Bir fikrin, bir inancın ve bir hipotezin sonuçlarını değerlendirerek
gerçeğe varma yoludur.
·
Öğrenme, öğrenen ile çevre arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıktığından
dolayı aktif katılımı gerektirir.
·
Eğitimde esnektir. Sürekli deneme ve düzeltmelere olanak tanır.
·
Eğitimde çıkış noktası konu değil çocuktur.
·
Eğitim yaşamın kendisidir. Öğrencilere öncelikle nasıl eleştirel
düşünecekleri öğretilmelidir. Ayrıca problem çözme becerileri de
kazandırılmalıdır.
·
Eğitimde bireysel özellikler ve etkin katılım önemlidir.
·
Değerler görecelidir ve bireyler arasındaki etkileşime göre biçimlenir.
·
Yön verdiği eğitim felsefesi ilerlemecilik ve yeniden kurmacılıktır.
4.
NATURALİZM:
Realizmle yakından ilişkili olmakla birlikte ayrı bir felsefi akım olarak
gelişen ve temeli çok eski çağlara dayanan natüralizm, fiziksel dünyanın
dışında bir gerçekliğin olmadığını savunur. Natüralizm’e göre insanoğlu doğanın
bir ürünüdür. Bu nedenle insan ve doğa arasındaki uyum ve ilişkilere önem
verir. Bu akım materyalist felsefeyle de özdeşleştirilmekte ve metafiziğe karşı
çıkmaktadır.
Doğa, doğrunun, insan yaşantısının ve deneyimlerinin kaynağıdır. Bu nedenle
doğa kanunlarının topluma, ekonomiye, siyasete ve eğitime uygulanması gerekir.
Natüralist felsefeye göre eğitim, insanları, insan doğasının gerektirdiği
şekilde ve bu doğaya uygun bir yaşam doğrultusunda yetiştirmelidir. J.J.
Rousseau (Bknz: Emile) ve Pestalozzi bu felsefenin eğitimle ilgili görüşlerini
savunmuşlardır.
·
Eğitim öğrenci merkezli ve demokratik olmalıdır.
·
Öğrenciler, bizzat yaparak yaşayarak öğrenmeli, doğal ortamda karşılaştığı
problemleri yine kendi çözmeli, duyularını geliştirmeli, çevresiyle etkileşerek
hayatını düzenlemelidir.
·
Öğrenme kişinin ilgi ve yeteneklerine göre düzenlenmelidir.
·
Öğretmen bilgi aktaran, ezberleten değil, doğal ortamda bilgi için
fırsatlar yaratan olmalıdır.
·
Öğrencilerin çevreyle etkileşimini sağlayarak öğrenmeyi
gerçekleştirilmelidir.
·
Öğretmen öğrenciyi zorlamamalıdır, çünkü insan öğrenmeye hazır olduğu zaman
öğrenir.
·
Öğrenciye hazır bilgi sunulmamalı, bilgiyi keşfetmesine imkân sağlayacak
yöntemler kullanılmalıdır.
J.
J. ROUSSEAU EĞİTİM ve EMİLE:Ünlü Fransız düşünür Jean Jacques Rousseau
(1712-1778), “Toplum Sözleşmesi” (1762) kitabıyla politik açıdan, “Emile ya da
Eğitime İlişkin” (1763) kitabıyla da eğitbilimsel açıdan, Tanzimat Dönemi'nden,
Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar sınırlı da olsa pek çok Türk aydınını
etkilemiştir.
EĞİTİM
AKIMLARI
1.
DAİMİCİLİK (Prennialism):Bu akımın temelinde “Klasik realizm” yatar. Bu eğitim
görüşünü aynı zamanda idealistlerin birçoğu da destekler. Eğitimin evrensel
nitelikteki belli gerçeklere göre şekillendirilmesi üzerinde dururlar. Bunlara
göre insanın doğası ve ahlaki ilkeler değişmez. İnsanların bu değişmez ebedi
gerçeklere göre yetiştirilmesi gerekir. Eğitim sağlam ve doğru karakterli insan
tipi yetiştirme işiyle meşgul olmalıdır. İnsan doğasının en iyi yanı “akıl”dır.
Bu nedenle, eğitimde insan zihninin gelişmesine (entelektüel eğitime) önem
verilmesi gerekir.
Eğitime
İlişkin İlkeleri:
·
Değişmeyen, evrensel bir eğitim
·
Entelektüel eğitim
·
Evrensel ve ebedi (değişmez) gerçeğe uyum için eğitim.
·
Eğitim hayatın bir kopyası (taklidi) değil, ona hazırlıktır. Daimicilere
göre, okullar hiçbir zaman gerçek hayatın bir kopyası veya toplumun bir benzeri
olamaz. Okulun amacı, insan zihnini geliştirmek olmalıdır. Daimciler “eğitim
hayata hazırlıktır” derken, öğrencinin kültürel mirası ve değerleri
benimsemesi, bu surette değerlerinin farkında olunmasının sağlanması ve onların
gelişimine katkıda bulunması olarak yorumlamaktadırlar. Okulun temel işlevi
kültürü etkili bir şekilde yeni kuşaklara aktarmaktır.
·
Çocuk ve gençlere dünyanın hem manevi hem de maddi gerçeklerini tanıtacak
bilgiler verilmelidir. Çocuklara belli zamanlarda önemli olan bilgiler
yerine her zaman her yerde ve her yaşta geçerli bilgi ve değerler
kazandırılmalıdır. Bu geçerli bilgi ve değerler ise sırasıyla, beşeri bilimler,
matematik, felsefe, mantık ve tabii bilimlerde bulunur.
·
Büyük kitaplar (Klasik eserler) eğitimi. Öğrencilere evrensel sorunlar ve
insanlığın üstün nitelikteki dilek ve istekleri edebiyatta, felsefede, tarih ve
tabii bilimlerde geliştirilmiş olan eserler yoluyla öğretilmelidir. İnsan
doğasının evrenselliği ve insan aklının en iyi ve en güzel eserleri klasik
yapıtlarda örneklendirilmiştir. Eğitimde bunlara ağırlık verilmelidir.
2.
ESASİCİLİK (Essentialism): Esasicilik bir felsefeye bağlı olmaktan çok doğrudan
doğruya bir eğitim hareketi olarak ortaya çıkmıştır. Birçok felsefi sistem ve
görüşle uyum halindedir.
Eğitime
İlişkin İlkeleri:
·
İnsan, sosyal ve kültürel bir varlık olup, doğuştan kafası boştur, hiçbir
bilgiye sahip değildir.(tabular rasa-boş levha)
·
Eğitimin temel işlevi, insanın kültürünün temel öğelerini, özünü korumak ve
bunları gelecek kuşaklara aktarmak ve topluma uyumu sağlamaktır.
·
Öğrenmenin doğasında, çok ve sıkı çalışma ve çoğu zaman zorlanma / zorlama vardır.
·
Öğrenme zorlu ve çok çalışmayı gerektirir. Disiplin eğitimde çok önemli bir
yer tutar. Bu nedenle öğrenciye “kendisini disiplin altına alma”
öğretilmelidir. Öğrencilere başlangıçta bazı şeyleri öğretmek zor gelebilir. Bu
güçlükler disiplin içinde çözümlenebilir.
·
Eğitimde ve öğretimde “girişim” öğrenciden çok öğretmende olmalıdır. Bu
nedenle öğretmen duygusal ve entelektüel yönden ehliyetli ve sınıfta lider
olacak şekilde yetiştirilmelidir.
·
Eğitim sürecinin özünü “Konu Alanı”nın çok iyi özümlenmesi oluşturur.
Esasicilere göre, tarihin süzgecinden geçmiş temel bilgiler çocukluğun kendi
tecrübelerinden daha önemlidir. Programların çekirdeğini oluşturan teorik
dersler, tarih, matematik, fen ve yabancı dillerdir.
·
Okulda zihinsel disiplin yaklaşımının geleneksel yöntemleri
kullanılmalıdır. İlerlemecilerin önem verdikleri “problem çözme” yeteneği her
konuya uygulanamaz. İnsanlığın süzgecinden geçen temel bilgiler soyut
niteliktedir. Bunları pratik problemlere uygulamak her zaman mümkün
olmayabilir. Bu nedenle genel kavramların geliştirilmesi ve hayatın bütününü
kavratacak şekilde bir öğretimin yapılabilmesi için soyut düşünme, alıştırma ve
ezberleme yöntemleri kullanılmalıdır.
3.
İLERLEMECİLİK (Progressivism):Pragmatik (faydacı) felsefenin
eğitime uygulanışıdır. Pragmatik felsefe “değişme”yi gerçeğin esası olarak
görür. “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir”.Bu nedenle de
eğitimin sürekli bir gelişim içinde olduğu öne sürülür. Eğitimciler yeni bilgi
ve çevredeki değişmeler ışığında politika ve yöntemlerini ayarlamaya hazır
olmalıdır. İlerlemeciler geleneksel eğitimin katı disipline dayalı, öğretmen
merkezli, edilgen insan yetiştirme anlayışına karşı çıkmakta, toplum dışı
dünyaya ve değişmez gerçeklere “uyum”dan çok, değişiklikleri ve günlük
yaşamdaki çeşitlilikleri anlamanın gerekliliğini savunmaktadır.
Eğitime
İlişkin İlkeleri:
·
Eğitim aktif ve çocuğun ilgilerine göre olmalıdır. İlerlemeciler,
çocuğun bir bütün olarak görülmesi gerektiğini kabul ederler. Buna dayalı
olarak çocuğun merkezde olduğu bir eğitim düzeni önem taşır. Çocuklar ilgi,
kapasite ve özelliklerine uygun bir eğitim programı içinde yetişmelidir.
·
Öğrenmede “problem çözme” yöntemi esas alınmalıdır. İlerlemeci eğitim
görüşünde bilginin soyut olarak elde edilmesi ve bilginin öğretmen tarafından çocukların
zihinlerine doldurulması görüşü yer almaz. Bilgi önemli ve anlamlı ise,
insanlar o bilgi ile bir şeyler yapabilmelidir. Bilgi etkileşim içinde aktif
olarak kazanılmalı ve çocuğun ilgilerine bağlı olarak öğrenilmelidir. Problem
çözme bilgi edinmede esastır. Bilgi yaşantı edinmede, yaşantıları geliştirmede
ve yeniden düzenlemede bir araçtır. Bu açıdan problem çözme, kritik düşünme ve
daha önce öğrenilmişlerin yeniden geliştirilmesini içerir.
·
Okul yaşama hazırlık olmaktan çok, yaşamın kendisi olmalıdır. Okul,
çocukların eleştirici güçlerini kullanarak yaşadıkları bir yer olmalıdır.
Okulda çocuğa uygun öğretim ortamları hazırlanırken, hayatında karşılaşacağı
durumlara yer verilmelidir.
·
Öğretmenin görevi yönetmek değil, rehberlik etmektir. Çocuklar kendi
gelişimlerini kendileri plânlamalı, öğretmen de bu durumda onlara rehberlik
etmelidir. Öğretmen, öğretme ortamının hazırlayıcısı, yol göstereni ve
koordinatörüdür. O sınıfta otoritenin tek kaynağı olarak görülmemelidir.
·
Okul, öğrencileri yarışmadan çok, işbirliğine özendirmeli ve yöneltmelidir.
Uygar bir yaşam için eğitim bir gurup yaşantısı olmalıdır.
·
Demokratik eğitim ortamı; bunun için de okulda, öğrencilerin kendi
kendilerini yöneltmelerine, fikirlerin serbestçe tartışılmasına, okul
faaliyetlerinin öğrencilerle birlikte plânlanmasına ve herkesin eğitim
yaşantısı sürecine katılmasına imkân sağlanmalıdır. İlerlemeciler, bireyin
dinamik yönüne ağırlık getirerek, onun grup sürecine katılarak, bilimsel
yöntemleri kullanarak kendi kendisini gerçekleştirmesine önem vermektedir.
4.YENİDEN
KURMACILIK (Re-Constructi-onism) :Bu eğitim akımı ilerlemecilik akımının bir
devamıdır. Son gelişen akımlardan biridir. Akımın dayandığı felsefe
“pragmatizm” dir. John Dewey, Isaac Bergson, T. Brameld temsilcilerindendir.
Eğitim açık seçik bir “sosyal reform hareketi geliştirme”de önemli araçlardan
biridir.
İlkeleri
·
Eğitim yeni bir toplumsal düzen (social order) yaratmaya girişmelidir.
Toplumsal değişmede temel sorumluluk okullarda, esas güç öğretmenlerdedir.
·
Okul yeni bir toplumsal gelişmeye imkân verecek biçimde geleceğe yönelik
olmalıdır.
·
Okul toplumda yapılması gereken sosyal reformların gereğine toplumu
inandırmalı ve onları eğitmelidir.
·
Yaşam sadece yaşanan an değildir, geleceği de içine alır. Yaşam sürekli değiştiğinden
insan her an onu yeniden kurmak zorundadır. Toplumun ve dünyanın gelecekte
karşılaşacağı sorunlara eğitimde önem verilmelidir.
·
Dünyayı paylaşan ülkeler arasında ve içinde ırk, din, cinsiyet, gibi
ayrımlar yapılmamalı, eğitimin hedefi sevgi, barış, hoşgörü ve mutluluk sağlama
gibi güçlü ve tutarlı değerlere dayalı bir dünya uygarlığı kurma olmalıdır.
·
Eğitimin amacı toplumu yeniden düzenlemek ve toplumda gerçek demokrasiyi
yerleştirmek olarak kabul edilmektedir.
·
Bu akımın önemli özelliği, eğitimin davranış bilimlerinin bulgularına
dayalı olarak “toplumu yeniden inşa edeceğine” inanılmasıdır.
5.VAROLUŞÇULUK (Egzistansiyalizm
-Existantialism) (J.P.Sartre):
Varoluşçular insana önem verirler. Varoluş özden önce gelir. İnsan hayatı
süresince ne yapacağı hakkında kararı kendisi vermelidir. Her insan
kendisinden, kendi değer yargılarından sorumludur.
·
Bu felsefenin eğitime getirmek istediği unsur “İnsan Özgürlüğü”dür.
·
Eğitim, kişinin kendini gerçek özellikleriyle tanımasına imkân vermelidir.
·
Okul programları “kişiliklerin gelişmesine” yardımcı olmalıdır.
·
Öğretmenin görevi de kişinin kendisini tanımasına yardımcı olmaktır.
·
Öğretimde kişiye değişik seçenekler vererek, doğruyu bulma ve kendi
gerçeklerini seçme fırsatı verilmelidir.
·
Eğitimde en uygun yöntem Sokratik Tartışmadır. Ancak öğretmen tarafsız
olmalı, kendi doğrularını ve değerlerini kesinlikle öğrenciye zorla
benimsetmeye kalkmamalıdır.
6.
HÜMANİZM VE HÜMANİSTİK EĞİTİM ANLAYIŞI
Hümanist felsefe de asıl olan insandır. “İnsanlık sevgisini, insanın
yüceliğini amaç ve olgunluk sayan bir öğretidir”. İnsan kendi başına anlamlı
yeterli bir bütündür. Asıl olan insanın ilgileri değerleri ve ihtiyaçlarıdır.
Hümanizme göre, insanlar diğer canlılar gibi mekanik davranışlar
sergilemezler. Yani her zaman kasıtlı ve değerli davranışlar
sergilemeyebilirler. İnsanı bir bütün olarak anlamak gerektiğine
inanırlar. İnsanlar hayat boyu yaşadıkları tecrübelerle içinde bulundukları
çevre ve sahip oldukları özel ilgi ve motivasyonla bir bütündür.
Hümanistik eğitim anlayışının felsefi temellerini Abraham Maslow ve Carl
Rogers’ın attığı söylenmektedir. İlerlemeci eğitim anlayışı ile Hümanist eğitim
anlayışı benzer özellikler taşımaktadırlar. Blumfeld (1993) ilerlemeci eğitimle
hümanist eğitimin aynı olduğunu söylemektedir. Ancak birçok eğitimci için
ilerlemeci ve hümanist eğitim anlayışı benzer nitelikler taşısa da aynı
değildir.
Gage ve Berliner’e göre hümanistik eğitim anlayışında beş temel hedef
vardır.
·
Kişisel yönlendirme ve bağımsızlığı teşvik.
·
Ne öğrenilmesi gerektiğini seçme sorumluluğunun verilmesi.
·
Yaratıcılığın geliştirilmesi.
·
Şüphecilik.
·
Sanatsal bir yön.
Hümanistik yaklaşımın yukarıda belirtilen hedeflere ulaşmak için eğitim
programlarına koyduğu ilkeler şunlardır;
·
Tam bağımsız birey yetiştirmek amaçlanır. Öğrenciler sadece birer numara
değil birer bireydir.
·
Zorlama ve direktif yoktur, ilgi ve saygı vardır.
·
Öğrenci aktif olmaya özendirilir ve kendi tercihlerini yapmalarına teşvik
edilir.
·
Öğrenciler öğrenmek istedikleri ve ihtiyaç duydukları şeyleri en iyi
öğrenirler.
·
Nasıl öğrenileceğini bilmek çok miktarda bilgi almaktan daha değerlidir.
·
Öğretim öğrencinin ilgi, yetenek ve ihtiyaçlarını temel almalıdır.
·
Kuralları, kaynakları ve uygulamaları öğrenci belirlemelidir.
·
Düşüncede çeşitlilik ödüllendirilir.
·
Öğrenci başarısı için en anlamlı değerlendirme öğrencinin öz
değerlendirmesidir.
·
Duygular da gerçekler kadar önemlidir.
·
Tehdit edici olmayan ortamlarda öğrenciler daha iyi öğrenirler.
Hümanist teorinin öğretim ilkeleri arasında öğrenci merkezli olması, sosyal
bir kişilik gelişiminin esas olması, performans temelli, test ve sınav
ağırlıklı eğitim anlayışına karşı olması, buluş yoluyla öğrenme ve öğrencilerin
duygu ve kişisel tercihlerine saygı duyulması ön plana çıkmaktadır.
Hümanist anlayışın üç temel özelliği;
1. Müfredatın içeriği
açısından:Eğitim programının öğrencilerin gerçek hayatıyla ilgili konulardan
oluşmuş olması.
2. Müfredatın işlenişi
bakımından:Bilişsel, duyuşsal anlamda tüm öğrenci odaklı olması
3. Okul ve grup yapısı
bakımından:Zamanlama ve okul çevresini hümanist öğretimi ve bireysel sınıfları
destekleyecek şekilde düzenlenmesidir.
Hümanist eğitim anlayışı okul bazında açık sınıf ve alternatif
değerlendirme yöntemlerini ön plana çıkarırken; sınıf bazında ise etkinlikler,
müfredat, sosyal ve düşünsel beceriler öğrenci merkezlidir.
Hümanist eğitim anlayışında yarışma yoktur, işbirliği teşvik edilir,
müfredat sınırlılığı yoktur, öğrenci merkezlidir, katı zamanlama yoktur.
Hümanistik
anlayış için iyi öğretmen;
·
Her fırsatta öğrencilerin katılacakları etkinlik ve alacakları rolleri
kendi seçmeleri için imkân veren,
·
Öğrencilerin gerçekçi amaçlar belirleyebilmeyi öğrenmesine yardım eden,
·
Sosyal ve Duyuşsal becerileri geliştirmek için öğrencilerin grup
çalışmasına ve işbirliği içinde öğrenmeye teşvik eden,
·
Uygun olduğunda grup tartışmalarına imkân veren ve sadece yönlendirici
olarak görev yapan,
·
Güçlendirmek istediği davranış, inanç ve huylar için rol modeli olan,
·
Öğrencilerin duyguları konusunda duyarlı olan,
·
Öğretimle ilgili öğrenci görüşlerini alan,
·
Övgüde bulunan,
·
Tebessüm etmeyi ihmal etmeyen
öğretmendir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder