DEVLET YÖNETİMİ
HÜKÜMDARIN GÖREVLERİ
Ordunun başında bulunmak ve barışı
sağlamak.
Ülkede adaleti ve asayişi sağlamak.
Kurultaya başkanlık etmek.
Töre hükümlerini uygulayarak ülkede dirliği
ve birliği sağlamak.
Elçi göndermek ve kabul etmek.
Aç halkını doyurmak ve giydirmek.
Halkın refah seviyesini yükseltmek.
HÜKÜMDAR OLMA DURUMU
(VERASET SİSTEMİ)
Hükümdar Töreye göre Kurultay’da
seçilmiş ve bu seçimlere halk da katılmıştır.
Kurultayda Başhatun’un büyük oğlu
hükümdar olurken küçük tiginler ise şad
(komutan)olarak görev alırdı.
DİKKAT: Yukarıda verilen bilgilere rağmen
Türklerde düzenli bir veraset sistemi yoktur.
Hükümdar olabilmenin tek şartı Kut taşımaktır.
Kut, tanrı tarafından verildiğine inanılan
yönetme yetkisidir. Kut’un Hanedan üyelerinin
kanında olduğuna inanılır.
Bu durum:
1. Egemenliğin kaynağının ilahi olmasına,
dolayısıyla halkın hükümdara bağlılığının
artmasına,
DİKKAT: Egemenliğin kaynağı ilahi olsa da Türk
devletleri Teokratik devletler değildir.
2. Ülkenin hanedan üyelerinin ortak malı
sayılmasına ve federatif yönetim
anlayışına,
3. Taht kavgalarına ve Türk devletlerinin
zayıflamasına ya da yıkılmasına
sebep olmuştur.
GÖK TANRI’NIN HÜKÜMDARI DONATTIĞI
YETKİLER
Ülkeyi yönetme yetkisinin hükümdarlara
Gök Tanrı tarafından verildiğine
inanılmaktaydı.
Bu güce kut denir ve kut kan yolu ile
hanedanın tüm üyelerine geçmiştir.
Hükümdarların güçleri tanrı bağışına
dayandığı için bu iktidar tipine “Karizmatik
İktidar” denilmiştir.
Türklerde iktidar hem ilahi hem de kanuni
temellere dayanmıştır.
Tanrının bağışladığı güç ve yetenekler
Orhun kitabelerinde kut, ülüg, küç olarak
ifade edilmiştir.
KUT; Gök tanrının hükümdara ve sülalesine
devleti yönetme yetkisi vermesine denir.
KÜÇ (GÜÇ); Gök tanrının hükümdar ve
sülalesine verdiği askeri güce denir.
ÜLÜŞ (PAY); Gök tanrının hükümdar ve ailesine
verdiği ekonomik güçtür.
Türk kağanları yeryüzünün hükümdarı
sayılmışlar tanrının varlığı ile dünya’nın
bütün ülkelerini idare edebilme gücünü
kendilerinde bulmuşlardır.
NOT: Bu anlayış Türk Cihan Hâkimiyeti
(KIZILELMA) mefkûresini doğurmuştur.
Tahta geçen hakanların ilk işi töreyi tespit
etmek olmuştur.
HATUN (KATUN)’UN GÖREV VE YETKİLERİ
Hükümdarın eşidir.
Hükümdarların olmadığı zamanlarda elçi
kabul edebilir.
Kurultay da yer alır ve oy kullanabilir.
Hakanın yanında savaşa katılabilir.
Kendi saray, buyruk ve askerleri vardır.
Kağanın ölmesi durumunda tahta geçecek
tigin küçük ise hatun oğlu adına devlet
yönetebilmiştir.
HÜKÜMDARIN SEMBOL VE UNVANLARI
SEMBOL UNVAN
Otağ (çadır) Han
Örgin (taht) Hakan
Nevbet (davul) Yabgu
Tuğ (sancak) Kağan
Kemer (kur) İlteber
Berge (kamçı) İlteriş
Ordu İdikut
Ziyafet (toy) İlber
Kılıç İlig
Örgin (taht) Erkin
Yay Tanhu
Kotuz (soguç) Şanyü
Kama (bıçak) Ay Tengri
Ordu (çadırkent) Külerkin
Yarlıg (kağan emiri) İlkağan
DİKKAT 1: Orta Asya Türk hükümdarları Sultan,
Padişah, Şah gibi unvanları kullanmamıştır. Bu
unvanlar İslamiyet’in kabulünden sonra
hayatımıza girmiştir.
DİKKAT 2: Orta Asya Türklerinde Hutbe
okutmak ve Para bastırmak hâkimiyet
sembolleri içerisinde yoktur. Bu semboller
Türk-İslam Devletleri’nde Bağımsızlık sembolü
olacaktır.
İKİLİ TEŞKİLAT
İlk defa Asya Hunları uygulamıştır. (Mete
Han)
İkili teşkilatta batıdaki yöneticinin iç
işlerinde serbest dış işlerinde doğuya bağlı
yaşaması federatif yapının kanıtıdır.
BATI
Hükümdarın kardeşi yönetir. (Yabgu)
Yabgu iç işlerinde serbesttir, dış işlerinde
ise doğudaki hakana bağlıdır.
DOĞU
Kağan yönetir.
Merkez kabul edilir.
Güneşin doğduğu yön kutsal kabul edildiği
için doğu merkezdir.
KURULTAY (TOY-KENGEŞ)
Günümüz bakanlar kuruludur.
Katılan bütün üyelere Toygun adı verilirken
kurultayda oturma sırasını belirleyen
törelere ise orun adı verilir.
Toylarda devlet meseleleri görüşülmüştür.
Her boyun kendisine ait küçük kurultay
denilen bir meclisi vardır.
Kurultaya kağan başkanlık yapar kağanın
olmadığı zamanlarda ise hatun veya aygucı
toplamıştır.
Genellikle yaylak-kışlak yaşamına göre
toplanan kurultay olağan üstü durumlarda
da toplanır.
Kurultayın kanun yapma, hakan seçme
hakanı, denetleme, hakanın yetkisini
kısıtlama ve hakanı görevden alma yetkisi
bulunur.
Dini konular dâhil her konu kurultayda
görüşülür.
Hakan töreye uymazsa görevinden alınır ve
yeni bir hakan seçilebilir.
DEVLET-BOY MECLİSLERİ
HAZARLAR İhtiyarlar Meclisi
TUNA BULGARLARI Millet meclisi
AVRUPA HUNLARI Seçkinler Meclisi
TABGAÇLAR Nazırlar Meclisi
PEÇENEKLER Komenton Meclisi
OĞUZLAR Tirnek
KURULTAY ÜYELERİ
Kağan (başkan)
Hatun
Bağlı kavimlerin yöneticileri
Boy beyleri
Şad
Subaşı
Buyruk
Yabgu
Aygucı
Tarkan
Ağılıg
Tigin
DEVLET GÖREVLİLERİ
AYGUCI; vezir
İÇ BUYRUK; saray idarecisi
APA; sivil yönetici
TOYGUN; kurultay üyesi
İLTEBER; yüksek idareci
AĞILIK; hazine sorumlusu
BUYRUK; devlet bakanı
TİGİN; hükümdarın oğlu
TUTUK; askeri vali
AYUKİ; hükümet
TUDUN; vergi memuru,
EMÇİ (OTACI); doktor
ATAMAN (İNAL,İNANÇ); tigin hocası
ŞAD; hanedan üyesi komutan
BİTİKÇİ; katip
TAMGACI; mühürdar
KÜLERKİN; oğuzlarda hükümdar
YALVAÇ; elçi
TİLMAÇ; tercüman
TAYANÇ; danışman
TÜRKLERDE SOSYAL HAYAT
DEVLET; İL
MİLLET; BUDUN(BODUN)
BOY; BOY(BOD)
SÜLALE; URUG
AİLE; OĞUŞ
Genellikle aile yapılarında kalabalık gruplar
oluşmazdı ve çekirdek aile tipi mevcuttu.
Türklerde tek eş ile evlilik (monogami) ve
başka kabileden evlilik (exogami) geçerli
olmuştur.
Türklerde obanın devamlılığını sağlamak
için kalıcı miras küçük erkek çocuğa
bırakılırdı. (Baba ocağını tüttürmek)
Türk toplumunda kadınlar erkeklerle eşit
haklara sahip olmuşlardır.
Türk toplumunda sosyal sınıf farklılıklarının
oluşmamasında ve eşitçi bir anlayış
görülmesinde
1. Konar-göçer yaşantıdan dolayı tarımın
yoğun değil, tarımda çalışacak iş gücü
ihtiyacı da yok dolayısıyla kölecilik yok.
2. Ülke toprakları devletin malı sayıldığı için
toprak üzerinde özel mülkiyet kavramının
gelişmemesi, toprağa sahip ayrıcalıklı bir
sınıfın doğmasını engellemiştir. (Avrupa’da
feodalite örneğinde olduğu gibi)
DİKKAT: Özel mülkiyet anlayışı vardır. Sadece
toprak üzerinde fazla gelişmemiştir.
3. Töre düzeninin toplumda ayrıma izin
vermemesi etkilidir.
İnsanlar dini ve mali özgürlüğe de sahip
olmuşlardır. Bireyler vergi vermek, askerlik
yapmak, devlete bağlı kalmak ile yükümlü
olmuştur.
Atlı göçebe (konargöçer) hayat tarzı
benimsenmiştir.
Yerleşik yaşama en yaygın biçimde
Uygurlar zamanında geçilmiştir.
Türklerde sosyal yaşamın gelişmesine katkı
sağlayan gökbörü (oğlak), beyge, cirit,
kızbörü, çöğen (çevgen), tepük (ayak topu),
kures (güreş), seğirtme (koşu), cundi
(binicilik) gibi oyunlar yer almıştır.
TOPLUMSAL HİYERAŞİ
İL-EL Devlet ve
Barış
Siyasi niteliğe
sahip
BUDUN Boylar Birliği-
Millet
Siyasi niteliğe
sahip
BOD BOY Siyasi niteliğe
sahip
URUG Sülale- Aileler
Birliği
OĞUŞ Aile
Türk toplumunun örgütlenişinde temel yapı
Boy teşkilatıdır. Çünkü Türkler boylar
halinde yaşamıştır.
Boylar halinde yaşamalarının nedeni:
Konar-göçer hayat tarzına en uygun
yaşantının boy yaşantısı olmasıdır.
Boylar halinde yaşamalarının sonuçları:
1. Devlet yıkılsa bile boylar varlığını korur. Bu
sayede yıkılan her Türk devletinin
arkasından yenisi kurulabilmiştir. Böylece
Türkler tarih sahnesinden hiç
silinmemiştir.
2. Boylar yarı bağımsız bir karaktere sahiptir.
Bu özellik Türk devletlerinin federatif bir
yapıda olmasının sebeplerinden biridir.
Ayrıca bu durum genellikle iç karışıklıklara
ve Türk devletlerinin zayıflamasına neden
olabilmiştir.
TÜRK TOPLUM HAYATINDA BAZI
KAVRAMLAR
Kang; bab
Ög; anne
Kımız; içecek
Toy; şölen
Kün; halk
Yeniküm; nevruz bayramı
Ordu; başkent
Oba; çadır yaşamı
Yurt; vatan
Börk; başlık
Tamga; damga
Ok; bir siyasi birliğe katılan boy
Ülüş; pay
TÜRKLERDE HUKUK
Yazısız hukuk kurallarına TÖRE denir.
Törenin oluşmasında;
1. Kut anlayışı
2. Hakanlar tarafından konulan yasalar
3. Kurultayda alınan kararlar etkili olmuştur.
Töreler hakanın isteği ve kurultayın kararı
ile değişir.
Değişmez dört hükmü vardır bunlar;
1. Könilik (adalet)
2. Tüzlük (eşitlik)
3. Uzluk (iyilik)
4. İnsanlık
Herkesin, hakanlar da dâhil töreye uyma
zorunluluğu vardır.
Başkanlığını kağan’ın yaptığı yüksek
mahkemelere yargu adı verilir.
Siyasi davaların görüldüğü bu mahkemeler
üst mahkeme özelliğine de sahip olmuştur.
Olağan suçlarla ilgili davalara bakan kişilere
yargan adı verilmiştir.
Töreyi ilk yazılı hale getiren Uygurlardır.
Uygurlar döneminde mal edinme, satış
sözleşmesi, vakıfname, gibi hukuki işlemler
başlamıştır.
Eski Türk medeni hukukunda çocukların
velayeti babaya aittir.
Törenin kaynakları arasında;
1. Hakan
2. Kurultay
3. Halk
4. Beyler yer almıştır.
Göçe yaşam tarzını benimsedikleri için
hapis cezaları on günü geçmez.
İdam cezası da yer alır idamlık ağır suçlar
ise şunlardır:
1. Vatana ihanet
2. Askerden kaçma
3. İsyan
4. Adam öldürme
5. Barışta kılıç çekme
6. Hırsızlık
ORDU YAPISI
İlk Türk devletlerinde Ordu-Millet anlayışı
yer almıştır.
ORDU-MİLLET: Türklerde askerlik özel bir
meslek değildir. Savaş zamanı eli silah tutan
herkes savaşır. (Her Türk asker doğar.)
Mete Han Döneminde ilk kez düzenli ordu
kurulmuş; Mete Hanın tahta geçtiği tarih
ve ordunun kuruluşu olan MÖ 209 yılı Kara
Kuvvetleri Komutanlığının da temeli
sayılmıştır. Mete Han’ın kurduğu bu ordu
ONLU SİSTEM’e göre örgütlenmiştir.
Ordu; merkez sağ ve sol olmak üzere üçlü
sisteme sahip olmuştur.
Türk orduları genellikle atlı askerlerden
oluşurken yaya birlikler de vardır.
TÜRKLERİN SAVAŞ TAKTİKLERİ
Turan, (Kurt kapanı, Sahte ricat),
Pusu taktikleri
Keşif seferleri
Yıpratma saldırıları
en önemlileri olmak üzere 200’ün üzerinde
savaş taktiği kullanılmıştır.
BU ORDUDA;
Onluk sistem (Ordu, onluk, yüzlük, binlik ve
on binlik birimlere ayrılır. En büyük birlik
olan tümen 10 bin askerden oluşur.)
Süvari kıyafetleri
Islıklı oklar
Keskin kılıçlar
Çift kavisli yaylar kullanılmıştır.
TÜRK ASKERİ TEŞKİLATI İLE İLGİLİ BAZI
KAVRAMLAR
Yelme; İslamiyet öncesinde düşmanın
durumunun öğrenilmesi amacıyla
gönderilen keşif birliğine denilir.
Bug; komutan
Sü; asker
Tümen; on bin kişilik ordu birimi
Böri; asker
Tarkan; komutan
Yarık; zırh
Yelme; öncü birlik
Tolga; asker başlığı
TÜRKLERİN ASKERİ ALANDA DÜNYAYA
ETKİLERİ
Türkler dünyayı en çok askeri alanda
etkilemiştir.
Roma ordusunda onlu sistem uygulanmaya
başlanmıştır.
Batıda ceket ve pantolon giyilmeye
başlanmıştır.
Üzengi kullanımı yaygınlaşmıştır.
Bizans ordusunda turan taktiği
uygulanmaya başlanmıştır.
Çinliler ve Avrupalı kavimler et konservesi
yapmayı öğrenmiştir.
TÜRKLERDE BİLİM VE EĞİTİM
Eski Türklerde Kengeş adı verilen meclisler
vardır ve bu meclisler kengeşçi veya tayanç
adı verilen bilirkişilerin olduğu bu kurullar
danışmanlık görevi de üstlenmiştir.
Astronomi ve sayı bilgisi sayesinde on iki
hayvanlı takvimi yapmışlar ve bu takvimde
her yıla bir hayvan ismi vermişlerdir.
Ay ve güneş’in hareketlerini izleyerek
Merkür ile Venüs gezegenlerinin
saptamışlar ve bunlarla yön tayin
etmişlerdir.
Uygurlarda çiçek hastalığına karşı
çalışmalar yapılmış; akupunktur tedavisi
uygulanmış ve otacı adı verilen hekimler
sayesinde eczacılık gelişmiştir.
Türklerde öğretmenlere Bahşi adı verilirken
eğitim aileden başlamıştır.
Türklerde yaygın eğitim ilk kez Asya
Hunlarında başlamıştır.
Uygurlar ilk örgün eğitim kurumlarını
oluşturmuşlardır.
Uygurlar, Çin den öğrendikleri kâğıt ve
matbaa sayesinde kitap yazmışlar ve Türk
tarihinin ilk kütüphanesini kurmuşlardır.
TÜRKLERDE SANAT
Eski Türk topluluklarında sanatsal
faaliyetleri geçim kaynakları ve yaşam
tarzları şekillendirmiştir.
Göçebe yaşamın etkisiyle kalıcı sanat eseri
yoktur. Fakat Uygurlar ile birlikte yerleşik
yaşama geçilmesi ile kalıcı sanat eserleri ilk
kez ortaya çıkmıştır.
İskitlerden itibaren hayvan üslubu
kullanılmaya başlanmıştır.
HAYVAN ÜSLUBU: gündelik hayatta
kullandıkları eşyaların üzerine hayvan motifleri
işlenmesidir.
Hayvan figürleri dışında çiçek ve bitki
motifleri de sıklıkla kullanılmıştır.
DOKUMACILIK
Hayvancılıktan geçimini sağlayan Türklerde
yün, kıl gibi hayvansal malzemelerin
bulunması dokumacılığın gelişmesinde
oldukça etkili olmuştur.
Yün, keçe, çadır ve kıyafet yapımında
kullanılmıştır.
Yaşam tarzına bağlı olarak çadır sanatı
gelişmiştir.
Dünyanın ilk halısı olan Pazırık Kurganı’nda
bulunan Pazırık Halısı Hunlardan
günümüze kalan en önemli eserdir.
RESİM
Uygurlar ile birlikte resim sanatı gelişmiş;
(fresko) yapıların duvarlarına işlenmiştir.
Kitaplarını süslemek için Minyatür sanatını
kullanmışlardır.
İlk minyatür örnekleri Uygurlarda
görülmüştür.
Türklerde ressamlara Bedizci adı
verilmiştir.
MADENCİLİK
Altın, gümüş, demir ve bronz gibi madenler
Türk maden sanatının ilk örnekleridir.
Eski Türklerde demircilik milli sanat olarak
kabul edilmiştir.
Esik Kurganı’nda bulunan Altın Elbiseli
Adam Zırhı önemli Türk maden işlemeciliği
ürünüdür.
MÜZİK
Kopuz; milli çalgı
Kithora; Türk kanunu
Çevgan; müzik aleti
Küg; melodi
Kög; müzik
Ir; beste
Türklerin milli çalgısı olan kopuz dışında pili,
kithora da önemli Türk sazlarındandır.
ÇİNİ
İlk örneklerine Uygurlarda rastlanmıştır.
MİMARİ
Köktürkler anıt mezarlar yapmış Uygurların
yerleşik yaşama geçmesi ile anıt mezarlar
Kubbeli hale gelmiştir.
Uygurlar Stupa adı verilen tapınaklar
yapmışlar bu tapınaklarda kubbe ile duvar
arasındaki geçişi sağlamak için üçgenler
kullanmışlardır. Bu tarz daha sonraki
dönemlerde Türk üçgeni olarak
adlandırılmıştır.
Uygurlar tapınak duvarlarını yoğun bir
fresko tekniği ile yapmış ve dini anlamı olan
resimlerle bezendiği için bezeklik adını
almıştır.
HEYKEL
Bengütaş; Abide
Bitigtaş; Kitabe
Bark; Ata kabri
Heykel sanatının ilk örnekleri İskitlerde
başlayan balbal taşları olmuştur.
Heykel sanatı Köktürklerle önemli bir
ilerleme kaydederken Uygurlar dönemine
gelindiğinde en yüksek seviyesine
ulaşmıştır.
Kültigin Başı Heykeli Köktürklerden kalan
önemli bir eser olmuştur.
Diz çökmüş adam ve at başı heykeli
Uygurlardan günümüze kalmış önemli
eserlerdir.
İNANÇ SİSTEMİ
Orta Asya Türkleri arasında en yaygın din
GÖKTANRI dinidir.
Bunun yanında Gök tanrı dininin içine
yerleşmiş bazı inanış biçimleri de vardır.
Bunlar: Totem inancı, Doğalar kültü,
Şamanizm, Atalar kültü
Ayrıca tarih boyunca din değiştirerek;
Manihaizm, İslamiyet, Musevilik,
Hıristiyanlık ve Budizm dinlerine inanan
Türk toplulukları da olmuştur.
İlk Türk topluluklarında yuğ adı verilen
cenaze törenleri düzenlenmiştir.
Kurgan adı verilen mezarların başına kişinin
öldürdüğü düşman sayısı kadar balbal adı
verilen taşlar dikilmiştir.
Türkler ikinci bir yaşama inanmış (ahiret
inancı) bunun için ölülerini mezarlarına
eşyaları ile birlikte gömmüşlerdir. Ayrıca
Balballar da ahret inancının varlığını
kanıtlar.
Cennet ve cehenneme inanmışlardır.
DİN VE İNANIŞLA İLGİLİ BAZI KAVRAMLAR
Uçmağ; Cennet
Tamu; Cehennem
Yuğ; Cenaze töreni
Yuğ Aşı; Cenaze yemeği
Kurgan; Mezar
Balbal; Mezar taşı
Şaman, Kam; Din adamı
Burkan; Put
Stupa; Tapınak
Ülgen; Gök tanrı
TÜRKLERDE EKONOMİ
Parayı ilk bastıran ve ilk defa ticarette
kullanan devlet, Köktürkler olmuştur.
Kendi adına para bastıran ilk lider Türgiş
hükümdarı Baga Tarkan’dır.
Türklerde vergiye önem verilmiş;
Köktürklerde Tudunlar hakan adına vergi
toplamışlardır.
İpek ve kürk yolları önemli bir ticaret ağı
olmuştur.
EKONOMİ İLE İLGİLİ BAZI KAVRAMLAR
ÇAV; Kâğıt para
KUANPO; Bez para
YARMAK; Madeni para
BÖZ; Mühürlenmiş kumaş
TARHAN; Zanaatkâr
TARIGÇI; Çiftçi
TÜRKLERDE DİL YAZI VE EDEBİYAT
SAV; Atasözü anlamına gelir.
SAGU; Yuğ adı verilen cenaze törenlerinde
yakılan ağıtlardır. Ölen kişinin önemini ve
yaptıklarını anlatan şiirlerdir.
KOŞUK; Şölenlerde sazlar ile söylenen şiirlerdir.
Aşk doğa, iyilik konularını ele alır.
DESTAN; Olağan üstü olaylar, doğaüstü
kahramanlar ile dolu eserlerdir. Türklerin adet,
yaşam tarzı, töre, inanış gibi alanları ile ilgili
bilgi edinilebilir.
TÜRK DESTANLARI
Göç, Türeyiş; Uygurlar
Yaradılış; Yakutlar
Şu, Alp Er Tunga; İskitler
Oğuz Kağan; Asya Hunları
Ergenekon, Bozkurt; Köktürkler
Manas; Kırgızlar
Şan Kızı; Bulgarlar
YAZILI EDEBİYAT
Orhun abideleri 8. Yüzyıl (İlk yazılı kaynak)
Bugut Yazıtı
Karabalasagun Yazıtı
Moyen Çur Kitabesi
Prens Kalyanamkara vePapamkara Hikayesi
Altın Yaruk
Sekiz Yükmek
Yenisey Yazıtları 6. Yüzyıl
NOT: Yenisey yazıtları daha eski olmasına
rağmen kaynak özelliği taşıayacak bilgi vermez.
Bu Yüzden Türk tarihinin ve edebiyatının ilk
yazılı kaynakları Orhun Abideleridir.
TÜRKLERİN TARİH BOYUNCA KULLANDIKLARI
ALFABELER
ORHUN ALFABESİ; İlk milli alfabemizdir. 38
harften oluşur. Sağdan sola yazılır. Runik
özelliktedir
UYGUR ALFABESİ; İkinci milli alfabemizdir. 14
harften oluşur. Soğd alfabesi temel alınarak
hazırlanmıştır.
SOĞD ALFABESİ; Uygurlarda ticarete bağlı
etkileşimle kullanıldı.
İBRANİ ALFABESİ; Hazar Türkleri kullandılar.
KİRİL ALFABESİ; Ruslarla etkileşimde olan
Türkler kullandılar.
ARAP ALFABESİ; İslam’a geçişle kullanımı
başladı.
LATİN ALFABESİ; Günümüzde kullanımı devam
etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder